Bu akşam kadına şiddeti gördüm, aile içi
şiddete şahit oldum. Ana haberlerde seyrettiğimiz, gazetelerde reklamlardan
arda kalan boşlukları doldurmak için basılan üçüncü sayfa haberlerinin içeriğini, kadına şiddeti;
acıklı ve kahredici hadiseye şahit oldum bu akşam Marmarayda.
Çiseleyen
yağmuru sahilde bırakarak, huzur ve yorgunlukla eve dönmek üzere Marmaray Üsküdar istasyonunda trenin gelmesini
bekliyorum. Kulaklıklarım takılı. Tren
gözüküyor, boş olduğuna seviniyor, inenlere öncelik vererek oturuyorum münasip
bir yere. Tam karşımda bebek arabalı genç bir çift. Bebek arabasında ufak tatlı
bir kız. Karşımdaki karı koca hızlı hızlı bir şeyler konuşuyorlar. Jest ve
mimiklerinden hoş mevzuları
konuşmadıkları belli. İşte tam bu esnada ufak tatlı kız ağlamaya başladı. Buraya kadar nedenini bilmediğim ve hangi
şiddette seyrettiğini bilmediğim kavgaları dışında genç çiftin davranışları
normal. O da ney? Ufak tatlı kız ağlamaya başlıyor, ama ne erkek ne de kadın
kıza müdahale etmiyor, tartışmalarına
devam ediyorlar.
Şarkı
mühim değil, sözler çok anlamsız. Kısıyorum sesini telefonun, çıkartıyorum
kulaklıklarımı. Bir an için
karşımdaki genç adamla göz göze geliyoruz. Kalkıyor ayağa, bebek arabasındaki
kızını galiz ifadelerle sert bir şekilde arabadan çıkarıyor ve bağırmaya
başlıyor. Genç adam takriben 30’lu yaşlarında , iri yapılı, küpeli bir
insanoğlu. Bu dakikaya kadar tatlı
kızcağızın ağlamasına bir müdahalede bulunmayan suratından yorgun, mutsuz ve
ümitsiz olduğu anlaşılan zayıf genç kadın adamın elinden kızı alıyor ve
sakinleştirmeye başlıyor.
Genç
adam yerine oturmuyor. Sağa ve sola doğru birkaç volta attıktan sonara yerine oturuyor. Sağa
ve sola doğru yaptığı hamlelerden gelen bir hava dalgasıyla genç adamdan pis
bir koku da geliyor; tahminim alkollü. Zaten normal davranışlarda da
bulunmuyor.
Yerine
oturan adam genç anneye ağır ifadelerde, küfürlerde bulunmaya devam ediyor.
Zavallı kadın bir yandan kızını susturmaya çalışırken diğer yandan eşinin
ifadelerine de maruz kalıyor. Kadıncağız belli ki toplum içerisinde böyle bir
duruma düşmekten utanıyor ve sıkılıyor.
Kız
ağlamasına devam ediyor. Yalnız şunu belirteyim ufak tatlı kızın ağlaması
normal bir ağlama değil, hırıltılar çıkararak ağlıyor ve titriyor. Kızcağızın
ağlama sesine anons sesi karışıyor: “Bu istasyon Sirkeci!”. Ben de o an aklıma
gelen sureleri okuyarak dua ediyorum; Allah’ım bu kıza, annesine, babasına sekinet ihsan
eyle. Huzur ihsan eyle, hidayet ihsan eyle…
Galiz
ifadelerine devam ediyor genç adam habire söyleniyor ve kadıncağızı tehdit
ediyor. Duadan mıdır bilmem kızcağız bir anda susuyor, ben de ayağa kalkıyorum
o esnada, yaklaşıyoruz Yenikapıya. Bir an
ufak tatlı kızcağızla göz göze geliyoruz, görüyorum onu, o beni görüyor
mu bilmiyorum. Ardından zalim herifle göz göze geliyoruz. O görüyor beni, ben
onu görüyor muyum? Zannetmiyorum öfkemden onun
paramparça ediyorum zihnimde. Kapı açılıyor, adam söylene söylene boş
bebek arabasını alarak ilerliyor ardında kalan kızı ve eşine bakmadan...
Mesele
bu.
Belki
uzun analizler yapılıp, uzun cümleler kurulabilir.
Benim
takatim bu kadarına yetti!
Allah’ım
merhamete gark eyle bizi!