10 Mart 2015 Salı

BU AKŞAM KADINA ŞİDDETİ GÖRDÜM!

       Bu akşam kadına şiddeti gördüm, aile içi şiddete şahit oldum. Ana haberlerde seyrettiğimiz, gazetelerde reklamlardan arda kalan boşlukları doldurmak için basılan  üçüncü sayfa haberlerinin içeriğini, kadına şiddeti; acıklı ve kahredici hadiseye şahit oldum bu akşam Marmarayda.
Çiseleyen yağmuru sahilde bırakarak, huzur ve yorgunlukla eve dönmek üzere  Marmaray Üsküdar istasyonunda trenin gelmesini bekliyorum.  Kulaklıklarım takılı. Tren gözüküyor, boş olduğuna seviniyor, inenlere öncelik vererek oturuyorum münasip bir yere. Tam karşımda bebek arabalı genç bir çift. Bebek arabasında ufak tatlı bir kız. Karşımdaki karı koca hızlı hızlı bir şeyler konuşuyorlar. Jest ve mimiklerinden  hoş mevzuları konuşmadıkları belli. İşte tam bu esnada ufak tatlı kız ağlamaya başladı.  Buraya kadar nedenini bilmediğim ve hangi şiddette seyrettiğini bilmediğim kavgaları dışında genç çiftin davranışları normal. O da ney? Ufak tatlı kız ağlamaya başlıyor, ama ne erkek ne de kadın kıza müdahale etmiyor,  tartışmalarına devam ediyorlar.
Şarkı mühim değil, sözler çok anlamsız. Kısıyorum sesini telefonun, çıkartıyorum kulaklıklarımı.               Bir an için karşımdaki genç adamla göz göze geliyoruz. Kalkıyor ayağa, bebek arabasındaki kızını galiz ifadelerle sert bir şekilde arabadan çıkarıyor ve bağırmaya başlıyor. Genç adam takriben 30’lu yaşlarında , iri yapılı, küpeli bir insanoğlu.  Bu dakikaya kadar tatlı kızcağızın ağlamasına bir müdahalede bulunmayan suratından yorgun, mutsuz ve ümitsiz olduğu anlaşılan zayıf genç kadın adamın elinden kızı alıyor ve sakinleştirmeye başlıyor.
Genç adam yerine oturmuyor. Sağa ve sola doğru birkaç  volta attıktan sonara yerine oturuyor. Sağa ve sola doğru yaptığı hamlelerden gelen bir hava dalgasıyla genç adamdan pis bir koku da geliyor; tahminim alkollü. Zaten normal davranışlarda da bulunmuyor.
          Yerine oturan adam genç anneye ağır ifadelerde, küfürlerde bulunmaya devam ediyor. Zavallı kadın bir yandan kızını susturmaya çalışırken diğer yandan eşinin ifadelerine de maruz kalıyor. Kadıncağız belli ki toplum içerisinde böyle bir duruma düşmekten utanıyor ve sıkılıyor.
Kız ağlamasına devam ediyor. Yalnız şunu belirteyim ufak tatlı kızın ağlaması normal bir ağlama değil, hırıltılar çıkararak ağlıyor ve titriyor. Kızcağızın ağlama sesine anons sesi karışıyor: “Bu istasyon Sirkeci!”. Ben de o an aklıma gelen sureleri okuyarak dua ediyorum; Allah’ım  bu kıza, annesine, babasına sekinet ihsan eyle. Huzur ihsan eyle, hidayet ihsan eyle…
            Galiz ifadelerine devam ediyor genç adam habire söyleniyor ve kadıncağızı tehdit ediyor. Duadan mıdır bilmem kızcağız bir anda susuyor, ben de ayağa kalkıyorum o esnada, yaklaşıyoruz Yenikapıya. Bir an  ufak tatlı kızcağızla göz göze geliyoruz, görüyorum onu, o beni görüyor mu bilmiyorum. Ardından zalim herifle göz göze geliyoruz. O görüyor beni, ben onu görüyor muyum? Zannetmiyorum öfkemden onun  paramparça ediyorum zihnimde. Kapı açılıyor, adam söylene söylene boş bebek arabasını alarak ilerliyor ardında kalan kızı ve eşine bakmadan...

Mesele bu.

Belki uzun analizler yapılıp, uzun cümleler kurulabilir.

Benim takatim bu kadarına yetti!


Allah’ım merhamete gark eyle bizi!